James Peter Wonder KSKS Profesörü
Mesaj Sayısı : 49 Kayıt tarihi : 26/04/09
| Konu: Şifacı Alımları Ptsi Nis. 27, 2009 9:55 pm | |
| Ad-Soyad : İstediği Rütbe : Örnek Role Play :
( Adminlerden Birine de yollanabilir . ) | |
|
Aphrodisia Dorés Nydeln Hogwarts Şifacısı
Mesaj Sayısı : 2 Kayıt tarihi : 27/04/09
| Konu: Geri: Şifacı Alımları Ptsi Nis. 27, 2009 10:25 pm | |
| Aphrodisia Dorés Nydeln Şifacı
- Spoiler:
Yorucu bir akşam üstüydü onun için, bu saatte eve gitmeyi hiç istemiyordu. Tek başına oturup sıkılmak yerine Çatlak Kazan'da biraz kafa dağıtmak ona iyi gelebilirdi. Kalabalığı, insanları seviyordu. Bu yüzden belki de Çatlak Kazan mükemmel bir yer olmaamsına rağmen ilk tercihleri arasında yer alıyordu. Burada oturup kaymakbirası içerken yan masadakilerin konuşmasına ister istemez kulak misafiri olmak bile hoşuna gidiyordu. Başkalarının özelinden çok şey çıkartabilirdi, bunu yapıyordu da. Sarı, omuzlarına inan saçlarını geriye attı. Çatlak Kazan'ı kapısından içeri süzülürken bütün gözlerin bir an için bile olsa ona döndüğünün farkındaydı. Çoğu zaman bunu hissetmesi içindeki kendini beğenmişlik duygusunu uyandırsa da hoşuna gidiyordu, zaman zaman böyle duyguları tatmaya da ihtiyacı vardış. Hiçbir zaman sessiz kalmayan hanın sahibi yanından geçmişti. Gülümseyerek selam vermekle yetindi. Cam kenarında -boş olmasına oldukça şaşrıdığı- bir masaya geçip oturdu. "Kaymak birası lütfen." dedi yanına yanaşan garsona, sıcak bir gülümsemeyle.
Genç bir prefesör olarak Hogwarts'ta işe başlayacaktı. Düşünüyordu da, Hogwarts'ta geçirdiği onca güzel sene aklına geliyordu. Masal gibi tutku dolu bir aşk ve başarılı bir yedi yıllık süreç... Halinden oldukça memnundu tabii, sadece böyle bir aşkın bitmesine sebep olduğu için içinde bir pişmanlık vardı. Ne kadar gizlemek istese de bunu başaramıyordu. O pişmanlığı kiminle birlikte olursa olsun, her ne mazeret üretirse üretsin yok edemiyordu. Başka vücutlar, başka tatlar denememiş miydi? Denemişti. peki ama neden o hep farklıydı? Sen bu şekilde düşünüyorsun. Farklı olan hiçbirşeyi yok. Kendini kandırmaya çalışıyordu yine. Önüne gelen kaymak birasını tek dikişte içip bitirdi. Bu gece yalnız kalmak ona iyi gelebilirdi. Bakımlı tırnaklarıyla kavradığı bardağı masanın üzerine bıraktıktan sonra bir tane daha söyledi.
İçinden bir ses onu yavaş olması konusunda uyarıyordu. En azından kendi kendine bu gece kaymak birasından başka birşey içmeyeceğine söz verdi. Sözler... Söylenirken kolay ancak uygulamada oldukça zorlayan şeylerdi bunlar. Of bu gece açmamam gereken konuları açtım. Lanet olsun. Kendine söylenirken yan masada oturan yaşlı adamın kendisini baştan aşağıya süzüşünden rahatsız olduğunu hissetti. tuhaf bir enerjiydi bu algıladığı, onu uzaklaştıran, ona çarpıp geri dönen bir enerji. En iyisi camdan dışarıyı seyretmekti. Hava iyice kararmış, yağmur başlamıştı. Saatine baktı, böyle yağmaya devam ederse eve cisimlenerek gitmek zorunda kalacaktı. Büyük ihtimalle sıcak bir duş alıp yatağa girecekti ve biri onu rahatsız edene kadar öylece uyumaya çalışacaktı. Yeni gelen bardaktan birkaç yudum aldıktan sonra o kalabalığın içinde, etraftakilerin özelini dinlemeye koyuldu.
Tanıdık bir ses ona hitap etmişti, bu ses tanınmayacak gibi değildi ki? Aphrodisia biraz suçlu bir tavırla Eragon'a döndü. Tedirginliği, mahçupluğu yapmacık gülümsemesi, baştan çıkartıcılığı... Aphrodisia şimdi günahlarını örtmek için oynuyordu sahnede. O an onu görünce hiç değişmemiş olduğunu fark etti. Sarı saçları, keskin mavi gözleri ve uzun boyu ile endamından ödün vermemişti. Hala o Hogwarts'ta güzel günler geçirdiği Eragon'u karşısındaki. Sesini tınısı bile Aphrodisia'yı o günlere götürmeye yetmişti. Keşke Eragon da herşeyi onun kadar güzel anımsayabilseydi. Aphrodisia hala onun gözünde şuçluydu, belki de günlerce onun içinde yargılanıp durmuştu bu meselede. Ne var ki Aphrodisia'nın maymun iştahlı oluşu bu iki insanı uzun bir süre birbirinden uzaklaştırmıştı. "A şey. Otursana." Eliyle yanındaki boş sandalyeyi işaret ederken içinde bir korku vardı hala. Yine de onun buraya gelişini şaşırtıcı bulmuştu. Sonra heyecanını ve içindeki vicdan azabını gizlemek istercesine ellerini kaymak birası kadehinde birleştirdi. Grimsi mavi gözleri Eragon'a kaçamak bakışlar atsa da karşısındaki adamın bakışları keskin ve kararlıydı.
Ondan korkuyordu, yine suçlu olmaya katlanamazdı. Kabul ediyordu, asla dengeli davranamamıştı. Her zaman daha fazlasını, herşeyin daha fazlasını arzulamıştı. Belki de Eragon'a yaptığı büyük bir saygısızlıktı bu, o bunları hak etmemişti. Herşeyi Aphrodisia'ya fazlasıyla yaşatmıştı. Düşünüyordu da, ona dokunmayalı yıllar olmuştu. O kadar kişiyle olmasına rağmen Eragon ile ilk öpüşmelerini dahi hatırlıyordu. Aldığı tadı, aldığı zevki... Bunları düşünmemeliydi, sadece acı çekmek olacaktı bu. Kendime neden bunu yapıyorum? Onun için. Bir erkek için! Hayatımın erkeği. Sustu içindeki şey, diyecek hiçbir şeyi kalmamıştı.
Kaymak birasından bir yudum aldı, gürültü onu bir süre için rahatlatsa da Eragon'un küskün ve suçlayıcı bakışları yine eskiye döndürüyordu onu. Aklından bütün bunları çıkartmak istercesine gözlerini kapattı. Başka birşeylerden konuşmalıydı. "Bu yıl Hogwarts'ta göreve başlıyormuşsun. Listede ismini gördüm." dedi kayıtsızca. Onunla aynı okulda okuyup da ona ulaşamamak Aphrodisia'nın içini şimdiden sıkmaya başlamıştı.
Fark ettiği şeye bir süre sonra kendi de inanamamıştı. Eragon'un gözlerinde az da olsa bir samimiyet yakalamıştı. Yoksa? Saçmalıktı. Eragon onu terk etmişti. Haklıydı da, tek kelime edemezdi bu konuda. Parmakları daha bir cesurca tutuyordu kadehi. Eragon'u yine ateş viskisi içerken görmek güzeldi. Hogwarts yıllarında ateş viskisi içerken onun sarhoş halini anımsadı, ateşli bakışları ve sempatik gülüşüne çarpılmıştı belki de Aphrodisia. Her kıızn içini okşayan bir ses tonu ile konuşurdu Eragon. Düşünüyordu da, böyle bir adama bunu nasıl yapabilmişti? Kendini defalarca sorgulamıştı bir saniyelik zaman dilimi içerisinde. Neden yapmıştı bunu? Bilmiyordu, bunun cevabını kendine veremiyordu. Sürekli bir suçluluk duygusu vardı onu terk etmeyen. Yapamamıştı, başka biriyle olmak ona yetmemişti yine de. Tatmin olmamıştı. Bunu Eragon bilmiyordu tabii, ona neden söyleyecekti ki? Mutlu olduğunu, onsuz yapamadığını görünce sevindiğini bilmek için mi? Bu düşünceler Aphrodisia için değildi, o duygular konusunda çok hassas olsa da bunu belli etmeyen tiplerdendi. Eragon'un bakışlarını yakaladığında yine o ilk günkü heyecan sardı bedenini. İmgeler beynine hücum etti, anılar seline dönüşmüştü tüm düşünceleri.
"Aslında ben..." Elini başına götürdü. Tarifi imkânsız bir ağrı saplanmıştı işte başına. Birkaç saniye sonra herşey normale dönmüş gibiydi. Sadece hanın biraz sallandığını görüyordu. Bu da nesiydi? İki bira ile ne hale gelmişti, Eragon'un kafasında kim bilir nasıl soru işaretleri kalmıştı. Bu gece burada kalma fikri birden gözüne iyi göründü. Kâbus gibi bir gece geçirecekti zaten, Eragon'u düşünmeden edemeyecekti. Belki de Eragon onu aklından bile geçirmeyecekti. Ancak Aphrodisia yine ou arzulayacak, kendini durdurmak için yine başkalarıyla olmaya çalışacaktı. Onun gibi olmayacağını bile bile...
"Sanırım ben garsonlardan birine bir oda hazırlamalarını rica etsem iyi olacak." Dedi yumuşak bir ses tonuyla. Eragon onun için endişelenmiş miydi? Gözlerinde bu endişeyi görebiliyordu. Az da olsa vardı işte, ya da Aphrodisia görmek istediği için görüyordu. Öyle bile olsa ne önemi vardı? Bir kez daha göz göze geldiler. Artık Aphrodisia heyecanının son raddesine gelmişti. Hayal bile edemediği şey gerçek mi olacaktı, bunu bilmiyordu. Bir anda elbisesinin altındaki uzun bacakları masada oturan genç adamın bacağına değmişti. Cildi o ütülenmiş, kumaş pantolonu algılamıştı. Hissetmişti. Yine de geri çekmedi bacağını aphrodisia, onun çekmesini bekledi. Bu sırada bakışlarını onu ellerine, tuttuğu kadehe yöneltmişti. İçindeki ateş yeniden alevlenmişti, herşey yine Eragon'un bakışlarıyla başlamıştı.
| |
|
James Peter Wonder KSKS Profesörü
Mesaj Sayısı : 49 Kayıt tarihi : 26/04/09
| Konu: Geri: Şifacı Alımları Salı Nis. 28, 2009 3:55 pm | |
| | |
|