Muhteşem Dünyaya Adım Atın ! Şimdi Üye Ol !
Muhteşem Dünyaya Adım Atın ! Şimdi Üye Ol !
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


~ Yeni devir başlıyor ! Eski ingiltere ve büyüce dünyanın kesiştiği noktalar ! ~
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Vladimir Alucard Hellsing

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Vladimir Alucard Hellsing
Slytherin I. Sınıf
Slytherin I. Sınıf
Vladimir Alucard Hellsing


Mesaj Sayısı : 2
Kayıt tarihi : 27/04/09

Vladimir Alucard Hellsing Empty
MesajKonu: Vladimir Alucard Hellsing   Vladimir Alucard Hellsing EmptyPtsi Nis. 27, 2009 10:04 pm

Çok şiddetli bir lodos vardı, kapının
çarpmasını önlemek için çantasını koymuştu. Elinde bir kitap vardı ve
dikkatlice okuyordu. Bir süre sonra yoruldu kitabı duvar ile yatak
arasındaki dar boşluğa bıraktı. Yüz üstü dönüp bacak bacaklarından bir
tanesini karnına doğru çekti, çarşafın serinliği iyi gelmişti. Burada
ne işim var? dediğini hatırlıyordu sadece. Çok uzun bir limanı olan,
lodosun etkisiyle iyice derinleşen mavi gece ve sırf bu yüzden iyice
parlak gözüken yıldızların olduğu küçük bir kasabadaydı. Havada ay
yoktu, bir süre sadece havaya bakarak odasında kaldı. Lodos dinmiyordu,
aklı öyle karmaşıktıki; Gözlerine vurmuştu, limandaki fener'i
sallanıyormuş gibi görüyordu. Limana çarpan büyük dalgalar ona doğru
geliyormuş gibi hissediyor ve bi anlık endişe içine kapılıyordu.
Etrafında dolap ve yataktan başka birşey yoktu. Duvarlar mavi-lacivert
arası bir renk tonundaydı, insanın içini bayıyordu duvarlar. Sanki
üstüne üstüne geliyorlardı, lodosun gücü ile üstüne yıkılacak gibi
hissediyordu.

Canı sıkılmıştı dışarı çıkıp biraz gezinmek
istiyordu. Keşke olsada lodos beni bir harikalar diyarına yollasa
diyordu. O sırada içeri doğru süzülen bir posta gördü, ayağa kalktığı
gibi koşmaya başladı ve zıplayarak zarf'ı yakaladı. Yere düşüşü
hiddetli olmuştu fakat umrunda değildi, zarfa kilitlenmişti çünkü
ilginç bir zarftı. Hemen içine açtı fakat içi boştu zadece bir zarf
vardı. Kapıyı açıp etrafa bakındı zarf'ın bir sahibi varmıydı acaba?

Etrafına
bakındı, bakındı... Ama kimsecikler yoktu odasına yeri dönmeye kalktı
fakat rüzgarın esintisi içini açmıştı. Dışarıda bir tur atmak
istiyordu, içeriye girdi askıda asılı olan siyah bir paltosu vardı.
Arkasında laciverte yakın bir renk ile Hérion yazıyordu. Hérion onun
ismiydi ve bu paltoyu 12. yaş gününde en yakın arkadaşı tarafından
hediye edilmişti. Fakat arkadaşı bir deniz turunda çıkan fırtına ile
ölmüştü üstünden yaklaşık 1 sene geçiyordu. Bu kazada birçok arkadaşını
kaybetmişti, üzgündü, fakat elden hiç birşey gelmezi. Ağlamak,üzülmek,
onları geri getirmezdi.

Odadan dışarıya doğru çıktı koridor uzun
ve sessizdi. Sessizliği bozan rüzgar fısıltıları ve kapı çarpmaları bir
anda durmuştu sanki. Merdivenlerden inmeye başladı her adımında ölüme
gidiyormuş gibi hissediyordu. Az basamak kalmıştı artık iniyordu bir an
önce inmek için hızlandı fakat birden gözleri karardı, tökezledi. Hemen
korkuluklara tutunup düşmesini engellemeye çalıştı. Sımsıkı kapadı
gözlerini, bir eli ile sımsıkı tutunurken, diğer eli ile gözlerini
ovuşturuyordu. Gözlerini yavaşça açıp kapamaya başladı, kararma
geçmişti fakat bir bulanıklık vardı.

Birden şiddetli bir rüzgar
esti, kapılar çaptı, rüzgar fısıldamaya başladı. O kadar esiyorduki
olduğu yerde durmak bile zorlaşıyordu. Sıkı sıkı tutunarak
merdivenlerden indi, kordidor yürüdükçe uzunlaşıyor çıkışa ulaşmak
zorlaşıyordu. Rüzgar öyle esiyorduki hiç ses duyulmuyordu, etrafta
sadece rüzgarın çıkardığı ıslık sesleri ve çarpan kapı sesleri vardı.
Kordidorda biraz daha ilerledi, kapıya oldukça yaklaşmıştı, gözleri
geçmişti ama ayağı kala acıyordu. Birkaç adım daha attı oldukça
hızlandı ve en sonunda kapıya ulaştı. Kapıya sıkı sıkı tutundu, kapı
açıktı fakat her an hızla kapanbilirdi, o yüzden ayağı ile kapıyı
tutmaya çalışıyordu. Kapıdan yaşav adımlar ile çıktı, küçük bir bahçe
vardı. Dün bu bahçeyi gördüğünü hatıylıyordu aklındakiler birer birer
şekillenmeye başlamıştı. Dün Londra'dan gelmişti, çok yorgun olduğu
için uyumuş ve neredeyse bir gün boyunca kalkmamış. Fakat aklında olan
birşey daha vardı, bu bahçedeki çiçeklerin hepsi geldiğinde
rengarenkti. Şimdi ise soluk ve renklerini biraz yitirmiş şekilde
bükülmüş haldeydiler. Hérion bu işte bir terslil olduğunu anladı
etrafta bir teklike vardı...

Etrafına dikkatlice baktı bu
teklikenin ne olabileceğini, nereden gelebileceğini inceledi. Gözüne
takılan tek şey rüzgardan uçuyormuş gibi gözüken fenerdi. Bu deniz
şehrinin oldukça büyük bir limanı ve en ucundada feneri vardı. Hemen
fenere doğru yürümeye başladı, rüzgar esmeye devam ediyordu. Yürümekte
zorlanıyordu fakat fenerde ne olduğunu merak ediyordu. Limanda yürürken
dizlerini bükmüş, yere oldukça sabitlenmişti. Rüzgarın esintisi ile
denize düşmek istemiyordu. Fenere oldukça yaklaştı hızlı adımlar ile
koştu ve hemen yanındaki direklerden birine tutundu. Kısa bir süre
dinlendikten sonra fenerin kapısına doğru koştu ve içeriye girdi.
Sonunda rahatça yürüyebiliyordu fakat atladığı birşey vardı. İçersi çok
karanlıktı etrafı aydınlatacak hiçbirşey yoktu. Ellerini cüppesinde
gezdirdi ve asasını buldu ve fısıldamaya başladı
" Lumos Maxima.. " asadan
yüksek bir ışık çıkmıştı, neredeyse her yer aytınlanıyordu. Asasını
merdivenlere doğru tuttu ve yukarıya çıkmaya başladı. Merdivenler
yuvarlak bir şekilde fener'in duvarı ile bitişikti. Ortada bir boşluk
vardı sadece son katta orta bölüm doluydu, çünkü orada fenerin ışığı
vardı.


Merdivenlerin son katına
geldi fenerin olduğu bölüme baktı fakat kimse yoktu, eğilip
verdivenlere oturdu ve dinlenmeye başladı. Bir süre sonra kapı açıldı,
kısık bir ses ile
" Nox Maxima " dedi ve kapıdan girenleri görmeye çalıştı. Ikı kişiydiler ve konuşuyorlardı birinin " Yarın görüşürüz. " dediğini duydu ve hemen fener ışığının olduğu bölüme çıkıp aşşağıyı gözetlemeye çalıştı. Adam birdn bağırdı " Lumos.. " etraf
tekrar aydınlamıştı adam etrafına bakındı ışığı merdivenlere ve sonrada
ortadaki boşluktan yukarıya doğru tuttu. Hérion hemen geriye doğru
yöneldi ve saklandı. Aşşağıya tekrar baktığında adam yoktu, biraz
bekledikten sonra Hérion'da aşşağıya indi ve tekrardan fısıldadı
" Lumos " etrafına
bakınıp adamın nerde olduğunu arıyorduki merdivenlerin altında bir kapı
olduğunu farketti. adam burdan gitmiş olmalıydı hemen koştu ve kapıyı
açmaya çalıştı. Kapı kilitliydi, asasını tekrar eline aldı ve
fısıldamaya başladı
" Alohamora " .
Kapıyı tekrar zorladı ve kapı açıldı içeriye girdiğinde adamı gördü,
adamın kaldığı yerdi burası bir yatak vardı ve üstünde adam oturuyordu,
sesten uyanmış olmalıydı. Adam bir çırıpıda toparlanıp bağırdı
" Sen kimsin? " . Hérion bir süre düşünde bilmediği birine niye isim versin ki. Hemen Hérion'da seslendi " Asıl sen kimsin, bu rüzgarda dışarıda ne yapıyordun. Ayrıca fenerde niye kalıyorsun, evin yokmu? " adam
doğru asayı tuttu ve adam koluyla yüzünü kapadı. Hérion dikkaatlice
bakıyordu fakat adam hızlı davrandı ve birden asasını çıkarttı Hérion'a
doğru tutup
" Sana gitmeni söylemiştim. " dedi. Hérion kendi kendine konuşuyordu " Aptal adam, bana gitmemi söylüyor. Sıkıysa bir daha söyle bakalım. " . Adam birden bağırdı " Bombarda " .
Hérion adamın sesini duyduğu gibi yana atlamıştı bu sayede adamın
büyüsü onu sıyırmış ve duvara çaprmıştı duvarda kocaman bir delik
oluşmuştu ve kapı yamulmuş yere düşmüştü. Çok ses çıkmıştı etraftan
birileri gelebilirdi hemen bu adamı durdurmalıydı. Hérion adama doğru
baktı ve bağırdı
" Stupefy " .
Adam geriye doğru uçtu ve yatağına doğru yıkıldı, büyü işe yaramış ve
sersemlemişti. Adamın yanına doğru koştu, asasını kolunun hizasına
getirip bağırdı
" Alazla " .
Adama bir daha bakmadan arkasına dönüp koştu, kapıya yaklaştı ve kapıyı
yavaşça açtı. Dışarı çıktığında kimse yoktu, rüzgar biraz hafiflemişti.
Hemen eğilidi ve hızlı hızlı yürümeye başladı bir an önce kaldığı yere
gitmeliydi. Limanı geçtikten sonra kaldığı eve doğru yöneldi, bahçenin
kapısını açıp içeriye girdi. Bir kapı hızlı bir şekilde kapanmıştı
fakat oldukça ses çıkmıştı. Hérion irkilmişti fakat kimse görmeden
odasına çıkmalıydı duvara tutunarak merdivenlere doğru yürüdü.
Korkuluklara sıkıca tutundu ve yukarıya çıktı, odasına doğru koştu ve
içeriye girdi. Kapıya doğru dödü ve fısıldadı
" Colloportus " dedi. Arkasına dönüp yatağına uzandı asasını, cüppesinin içine geri koydu ve yüzüstü yatarak uyumaya çalıştı.

Yarın güzel bir gün geçirmek istiyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
James Peter Wonder
KSKS Profesörü
KSKS Profesörü
James Peter Wonder


Mesaj Sayısı : 49
Kayıt tarihi : 26/04/09

Vladimir Alucard Hellsing Empty
MesajKonu: Geri: Vladimir Alucard Hellsing   Vladimir Alucard Hellsing EmptySalı Nis. 28, 2009 5:32 pm

Bayağı ilerlemişsin enes ^^

75 !
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Vladimir Alucard Hellsing
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Vladimir Alucard Hellsing

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Hoşgeldiniz :: Role Play Mekanı-
Buraya geçin: